Burak Büyükdemir – Röportaj


Başarılı bir profesyonel geçmişiniz var. Peki Burak Büyükdemir iş hayatının yoğun tem­posu dışında neler yapar, ilgi alanları neler­dir?

Etohum kurulalı 7 yıl oldu, kızım Zeynep Buse de 6 yaşında ve neredeyse Etohum’la yaşıt. Yaman da 6 aylık oldu. Eşimle ben boş zaman­larımızda sadece Yaman ve Zeynep’e zaman ayırabiliyoruz. Eskiden daha fazla şey yapmak için zaman bulabiliyordum ama şu anda tek yapabildiğim o.

Rüzgar sörfü de yapıyordum üniversite sırasında, bunun dışında aslında yaptığım iş benim aynı zamanda hobim gibi. Yani o yüzden neredeyse 7 gün 24 saat internette çalışıyorum. Diğer taraftan ailece beraber tatillere ve yurt dışına gidiyoruz, San Francisco mesela bizim her sene gittiğimiz bir yer. Sadece toplantıya değil, neredeyse tatil ile işi birleştiriyoruz biz. http://bastoc.com Hep beraber orada oluyoruz.

Bu günlerde nelerle meşgulsünüz?

Özellikle Startup İstanbul için hazırlanıyoruz şimdi. Yani neredeyse bütün gün ve hatta bu toplantıdan önce de yatırımcılarla beraberdim. Ondan önce girişimciler, yurt dışı toplantıları vardı… Çünkü Startup İstanbul’da yaklaşık 64 ülkeden girişimciyi buluşturacağız.

Startup İstanbul hakkında neler söyleyebilir­siniz, etkinliği nasıl değerlendiriyorsunuz?

Startup İstanbul’u sadece Türkiye’nin bir etkinliği olarak değil, bölgenin etkinliği olarak konumlandırıyoruz. 64 ülkeden yaklaşık 1000’in üzerinde girişimci başvurusu aldık,

Bangladeş’ten Kenya’ya, Nijerya’dan Ukray­na’ya kadar girişimciler başvuruyorlar. İstan­bul’u da önümüzdeki dönem girişimciliğin merkezi haline getirmemiz lazım çünkü şu anda dünyada girişimcilik merkezi olarak sayılan 20 şehir arasında İstanbul yok.

Startup İstanbul o yüzden bir konferans olmanın yanı sıra, bunun dışında burayı bir merkez haline getirebilmek amaçlı önemli bir etkinlik. Mesela girişimcileri konferanstan önce toplantıya çağırıyoruz ve önümüzdeki dönemde de aslında Etohum ‘un seçim süre­cine ek olarak girişimcilere de, Startup İstan­bul’da seçilerek hızlandırma programını uygu­lamış olacağız. Geçen sene Pakistan’daki bir şirkete böyle ortak olduk biz. Pakistan’ın en büyük biletleme şirketi Startup İstanbul’a gel­mişlerdi. Ayda 3.000 bilet satıyorlardı geçen yıllarda, şimdi günde 3.000 bilet satıyorlar. Pakistan çok büyük bir piyasa, Türkiye’de de aslında fırsatlar var ama bölgede daha büyük fırsatlar olduğunu düşünüyorum ben.

Burak Buyukdemir
Burak Buyukdemir

Türkiye’den çıkan girişimleri global are­naya taşıyan ve gelecek vadeden yabancı girişimlere yatırım yapan bir organizasyon olan Etohum geçtiğimiz ay 7. yılını kutladı. Geçen bu süreç hakkında ne gibi değer­lendirmelerde bulunabilirsiniz?

Etohum 2008 Mart ayında kuruldu, ilk baş­vurularımızı 27 Haziran ‘da almaya başladık ve Etohum sitesi de o zaman açılmıştı. Hızlan­dırıcı kavramı, kavram olarak hem dünyada hem de Avrupa’da çok yeniydi. Etohum’un şöyle oldu; ben 2005-2006’dan beri üniversi­tede ders verirken ders sırasında öğrenciler yaptıkları projeleri, ders yılı sonunda gerçek yatırımcılara sunum yapıyorlardı. Bu projenin aslında üniversite dışına çıkmasıdır Etohum.

2008’de Etohum’dan önce Efikrim yarış­ması yapmıştık ve bu yarışma gerçekten çok ilgi gördü ama yarışmaların katma değeri çok düşük. Yani yarışmada 1. , 2. , 3. oluyor ve sonra bırakıyorsunuz. Etohum, işte o yarış­manın katma değeri daha fazla, girişimciye daha fazla değer haline dönüşmüş şeklidir. Startup İstanbul’da da mesela Startup İstan­bul Challenge ‘mız var ama bir yarışma değil o. Öncesinden girişimcileri davet ediyoruz mentörlük veriyoruz, yatırım yapılıyor, ondan sonra finallere çıkılıyor. Etohum, 2008 yılında kurulduğunda Türkiye’de girişimcilik ekosis­temi neredeyse toplam tarihsel geçmişinin başındaydı. Türkiye’deki başarılı internet şirketlerinin kuruluşu 2000’li yılların başına dayanır. Yemeksepeti, Hepsiburada, Kariyer. net, ebebek, sahibinden.com hepsi 2000’li yılların başlarında kuruldu. 2000’li yılların başında hem Amerika’da .com krizi oldu hem de Türkiye’de ekonomik kriz oldu. O yüzden o süreç zarfında yaklaşık 5-6 yıl kimse inter­netle ilgili bir proje yapmadı. Bu da mevcut in­ternet şirketlerinin aslında gelişmesine sebep oldu bu sırada.

Türkiye’de 2005-2006’da Türk Telekom’un özelleştirilmesi sonrasında internetin pene­trasyonunun artması, evlere ADSL gelmesi ile Türkiye’deki internet piyasası yavaş yavaş büyümeye başladı. 2008 yılı, işte o yüzden bu girişimcilik için önemli bir başlangıç noktası. O yıllarda biz girişimciyi bulmaya çalışıyorduk. Geçen sene 2500 başvuru aldık, 2008 yılında ise biz 15 girişimciyi seçmeye çalışıyorduk. Örneğin ilk yıl Etohum 40 diye bir kavram yoktu, Etohum ‘da 15 girişimi açıklamıştık yani o da geriye dönüp baktığımız zaman gerçek­ten zor bir seçim süreci olmuştu.

Ama bu yıl 3000’in üzerinde başvuru ala­cağız mesela, ekosistem o kadar gelişti ki 7 yıl içerisinde devlet, üniversiteler, teknoparklar, risk sermaye şirketleri, diğer avukatlık büro­larına kadar herkes artık girişimcilik ekosis­temi konusunda bilgi olmaya ve bu konuda çalışmaya başladılar. Biz her sene 40 girişimci seçiyoruz ve 7 yıl içerisinde ise 250’nin üze­rinde girişimci seçmişiz.

Seçtiğiniz girişimlere birkaç örnek verebilir misiniz, ayrıca bu girişimler ile ilgili nasıl bir süreç işliyor?

Seçtiğimiz girişimler arasında Grupanya’dan Evidea, Anneysen ve Balerin’e kadar birçok girişimci çıktı. Yani buradan çok başarılı girişimler çıktı, yatırım da aldılar ve büyüyorlar da. Şöyle bir istatistiğimiz var;

  • Bu seçilen girişimlerin yarısı ilk senesini veya 2. Senesini doldurmadan kapanıyor, bir kısmı batıyor.
  • Geri kalan %30’u daha karanlık noktadalar, yani batabilirler de başarılı da olabilirler. Yani belli değil. Ürünlerini yapıyorlar ve satmaya çalışıyorlar…
  • Toplamın %20’si yatırım alıyor, kendi gelirle­riyle ayakta kalıyor ve büyümeye başlıyorlar.
  • Toplamın %5’i yıldız şirket oluyor.

Yıldız şirket şu; Evidea gibi şirket değeri yüksek, büyüyen, çok kişi çalıştıran, yurt dışına açılan (connected2me gibi) şirketler haline geli­yor. Sayıları az ama şunu görüyorum ki, her sene hem toplamdaki başvuru sayısı artıyor hem de kaliteli ve diğer taraftan başarılı girişimci sayısı da artıyor. Biz bu 7 yıl içerisinde 350’nin üzerinde toplantı yaptık. Bunlar Etohum Cafe Toplantıları ’ndan, Startup Turkey, Startup İstanbul Başarısız Zirvesi, Master in Growth, Growth Hacking Kon­ferans gibi birçok toplantı yaptık. Bu toplantılara 70.000’in üzerinde kişi katıldı, 400.000’in üzerin­de kişi de web üzerinden seyretti. Bütün video­ları zaten internete koyuyoruz ve canlı yayınlı­yoruz. Bunlar büyük bir dokümanter oluşturdu, yani bugün açmadığımız o kadar çok video var ki. Grupanya’nın, Evidea’nın ilk sunumları dahi bizim videolarımız arasında var. Ama onlar gizli yatırım­cı sunumları olduğu için paylaşmıyoruz. Belki daha sonra artık daha da büyüdükleri zaman paylaşılabilir. Ama girişimcilerin her adımları, mentörlükleri, ilk sunumları, eğitim sırasındaki sunumları vs. her şey kayıtlı ilk toplantıdan itiba­ren tarihsel olarak.

Etohum Cafe toplantılarından bahsettiniz. Her şey bu cafe toplantıları ile başladı ve bugün gerçekleştirilen etkinliklerin boyutu­na ulaştı. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz, toplantılar ne şekilde gelişecek ve devam edecek, hedefleriniz nelerdir?

İlk toplantıyı bizim ofiste yapmıştık ve 7 kişiy­dik. Bir sonraki toplantıyı karşıdaki kafede yaptık çünkü 30 kişi bizim ofise sığmıyordu. Ondan sonraki 30 kişiden fazla katılım olan toplantı ise Profilo Alışveriş Merkezindeki Schiller Cafe’de olmuştu. 40-50 kişi katıldı o toplantıya ve to­plantılar cafede olmaya da hep devam etti. Cafe toplantısı konsepti de aslında oradan geliyor. Biz o zaman her hafta düzenli toplantı yapıyorduk. O büyüye büyüye Startup İstanbul oldu, Startup Turkey oldu.

Cafe toplantıları yapmaya devam ediyoruz. Yurtdışında da yapıyoruz; Dublin, Dubai, Londra, San Fransisco, Azerbaycan, Pakistan… O kadar çok ülkede yapıyoruz ki şimdi Ağustos sonunda İran’a gideceğiz oradaki girişimcileri dinlemek için. Sadece Türkiye’deki cafe toplantıları ile de kalmıyor, bölgede de bir çok toplantı yapıyoruz. Çünkü 7 yıl içerisinde geldiğimiz konum ile birlik­te Türkiye’deki girişimci ekosistemi de gerçekten büyüyor ve burada diğer ülkelerden farklı bir sistem oluşmaya başladı ve kültür de bununla birlikte gelişiyor.

Şimdi Etohum olarak biz bölgenin HUB ’ı olmak için çalışıyoruz. Yaklaşık 40 ülkeden tem­silcilerimiz oluşmaya başladı ve o ülkelerde bizi temsil eden arkadaşlarımız var. Bunu Startup İstanbul ile de bağlantılıyorum zaten. Çünkü Eto­hum Türkiye’ye özel bir HUB ama önümüzdeki Ekim ayında birçok ülkeden girişimciyi İstanbul’a toplayacağız ve onlara sadece biz değil, yatırım­cılarımız da yatırım yapacaklar. Baktığımız zaman San Francisco toplantımızın 3.sünü yaptık biz bu sene. İlk toplantımız San Francisco ‘da 40 kişilik­ti, bu sene ise 150-200 kişi katıldı. California’da Türk ekosistemi çok hızlı gelişiyor yani başarılı Türk girişimcilerin sayısı artıyor ve önemli yerlere geliyorlar, değerlemeleri artıyor. Udemy bunun çok iyi bir örneği. Dün (03.08.2015) koding.com 10 milyon dolarlık bir yatırım aldı. Koding, Devrim YAŞAR’ın 2008 yılında San Francisco’ya gidip kurduğu bir şirket ve büyüyor, buna bir örnek de Mobile Action var orada. Sayıları hızla artan başarılı Türk girişimcileri orada görmek bizi çok sevindiriyor.

Ayrıca biz San Francisco toplantısını da çok önemsiyoruz çünkü buradan da girişimcilerimizi oraya götürüp sunum yaptırmayı planlıyoruz, hızlandırma programımıza orada devam ede­ceğiz. Aslında burada seçtiğimiz girişimcilere ora­da hem mentörlük yapmayı hem de yatırımcılarla buluşturmayı amaçlıyoruz. Londra keza öyle, Berlin ‘de şu ana kadar yapmadık ama orada da yapmayı düşünüyoruz. Dubai yatırımcıların merkezi, Dublin zaten bu konuda uzun süredir çalışıyor. Diğer ülkelerde de Cezayir’den Mısır’a kadar önümüzdeki dönemde Etohum toplantıları yapabiliriz girişimciler için. Bunlar bizim önümüz­deki hedefler.

Her sene sürecimizi biraz geliştiriyoruz, ilk sene başladığımızda sürecimiz böyle değildi, her sene mentör sayımız artıyor ayrıca yabancı mentörleri de bünyemize katıyoruz. Bununla birlikte yurt dışından ilgi de artıyor. 500 Startups ve Techstars ile de iletişim halindeyiz, onların mentörleri de geliyorlar buraya. 500 Startups’ın partnerlarından Marvin, Etohum’da 2 sene bo­yunca bizim girişimlere partner olmadan önce zaten mentörlük veriyordu. Girişimciler bunu anladı mı bilmiyorum ama, çok değerli adamlar var. Startup Turkey bizim Etohum süreci sonun­da yaptığımız bir toplantı. Şubat ayının sonunda Antalya’da yapıyoruz. Bu sene 7.sini yaptık ve gelecek sene de 8.si gerçekleşecek.

Antalya’da bir hotele bütün girişimciler ve yatırımcıları topluyoruz, bu sene 700 kişiye yakın katılım oldu. Bu katılımcıların hepsi davetli ya­tırımcılar ve girişimcilerden oluşuyor. Ve Startup Turkey aslında Türkiye’deki girişimciler için yap­tığımız bir etkinlik iken bölgedeki tüm ülkelerin ilgisi ve katılım isteği ile beraber aslında bölgenin etkinliği haline geldi.

Bu sene Japonya’dan Almanya’ya, Ameri­ka’dan Singapur’a kadar birçok ülkeden katılım oldu ve 67 sunum vardı girişimcilerden. 3 gün boyunca orada görüşmelerin yanı sıra yatırım ve sözleşmeler de yapıldı. O anlamda Startup Turkey bir anda Türkçe etkinlik olmaktan çıkıp gerçekten İngilizce ve yabancıların da aktif katıl­dığı bir etkinlik haline dönüştü.

Startup İstanbul ’a da 3 yıl önce başladık ve geçen yıl 1200 kişi katıldı. Bu sene 2000 kişi be­kliyoruz, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı ’nda olacak etkinlik. Etkinlik 5 Ekim’de ama 3 Ekim’de Demo Day var, 1 ve 2’sinde de girişim­cileri davet ediyor olacağız.

etohum
etohum

Startup İstanbul’a hangi ülkelerden başvuru­lar geliyor ve yatırım yaptığınız girişimler ile ilgili neler söyleyebilirsiniz?

Etohum’un uzantısı olarak bizim Startup İstanbul’da yapmaya çalıştığımız, İstanbul’u bir girişimcilik merkezi haline getirmek. Yurtdışından ilk başvurular geldiğinde biz çok şaşırıyorduk ama bugün her ülkeden başvuru geliyor, buna Vietnam da dahil. Geçen sene Guatemala’dan bile başvuru geldi. Belçika, Finlandiya, Almanya… o kadar çok girişimci başvuruyor ki. Tabii girişim­cilerin en çok başvurduğu ülkeler bizim yakın olduğumuz ülkeler. Örneği en çok Pakistan’dan başvuru alıyoruz Türkiye’den sonra. Yurtdışında Cambly’ye yatırım yaptım. Cambly İngilizce öğre­tim platformu olarak çalışan bir Amerikan şirketi ve en büyük pazarı Türkiye oldu. Dünya’daki İngilizce öğretmenleri, emekli öğretmenler, üni­versitelerde okuyan Amerika’lılar, İngilizce öğren­mek isteyenlere bir uygulama üzerinden canlı bağlanarak (Skype gibi) eğitim veriyorlar. Cambly biz yatırım yaptıktan sonra Türkiye’de bir anda hızlı büyüdü. Şimdi de Kore’ye girdiler ve Kore de en büyük pazarlarından biri oldu. Yaklaşık 1,5 yıl oldu oraya ortak olalı ve o da büyüyen şirketler­den bir tanesi haline geldi.

Evidea’da Tuğberk ile Timur çok iyi bir iş yaptılar. Tuğberk ile Timur’un geçen seneki gi­rişimcilik zirvesinde Waffle tezgahından bu güne nasıl geldiklerini anlatıyorlar. Waffle satarken 2 arkadaş, malzemem.com ‘u açıyorlar (ki şirketin adı hala Malzemem A.Ş.’dir) ve Evidea markasına geçiş yaptılar. Çok hızlı büyüdüler, 150-200 kişi oldular sanırım ve 8.000 metrekarelik depoları var Tuzla’da, fotoğraflarını gördüm sadece ben. Evidea’nın ilk ofisini bilirim, 30 metrekare Gözte­pe’de ara sokakta bir apartmanın alt dairesinde bir yerdi. Yani oradan buraya gelmeleri, en son round’da 50 milyon doların üzerinde değerleme almaları çok önemli bir başarı öyküsü.

Connected2me de öyle. Ozan, yurt odasında başlattığı projeyi 3 senede 4 milyon kullanıcıya getirdi ve şirket Amerika’ya taşındı. San Francis­co ‘da ofisleri kuruldu. Bunlar gerçekten başarı öykülerine yakın hikayeler. Daha henüz ya­tırımlarımızdan çıkışımız yok, yani biz bu şirket­lerden henüz çıkış yapmadık.

Aslında daha çok güzel şirketler de vardı, Balerin, Pabbuc… Bunlar gerçekten büyüyen şir­ketlerdi ama kapanmak veya küçülmek zorunda kaldılar. O yüzden girişimlerdeki risk çok yüksek, neyin ne zaman olacağını bilmiyoruz ama mev­cut girişimler iyi gidiyorlar şu anda.

Etohum’a gelen başvurularda en çok öne çıkan sektörler hangileri?

İlk yıllarda e-ticaret çok ağırlıktaydı ama son yıllarda e-ticaret ’in ağırlığı hızla düşüyor. Inter­net Opt-in, akıllı cihazlar, uygulamalar, mobil oyunlar, yazılım servisleri, crowdsourcing hiz­metler… Onlar daha çok gelmeye başlıyor. Yani aslında toplam dünyadaki sektör nasılsa Tür­kiye’deki akım da onu takip ediyor. Sağlık sek­töründen enerjiye kadar birçok başvuru içeriği var ve yapısı değişiyor. E-ticaret artık kolaylıkla başlatılabilecek bir yapı halinden çıktı ve büyük sermaye gerektiriyor. Ciddi bir rekabet var ve büyük reklam harcamaları yapılması gerekiyor. Örneğin; Modanisa, Startup Turkey’den çıkmıştır. Modanisa bir etuhom şirketi değil ancak benim ortağım Kerem’in kurduğu bir şirket. Daha sıfır­ken Startup Turkey ‘de 2 sene üst üste sunum yapmışlardı. Ve şu an Suudi Telekom Capital’den en son 5 milyon dolar yatırım aldılar. Etohum Garaj ’da bir masada başlamıştı proje ve şu anda geldiği nokta inanılmaz. En son Dopios da, Yunan şirketi GPE’den yatırım aldı. O da Startup Turkey’de sunum yapmıştı. İncir.com de Startup Turkey’de sunum yapmıştı. Startup Turkey’de 2013-2014’ten önce hep Türkler sunum yapı­yordu, yabancılara ondan sonra açtık. Mesela ilk Pakistanlılara açtığımızdan dolayı şimdi de en çok Pakistan’dan başvuru geliyor. İlk gelen yabancılar Pakistan’dan gelmişlerdi, 3 girişimci. Şimdi biz o kadar çok girişimci alıyoruz ki ora­dan, yabancıların sunumları artıyor ve başarılı girişimciler de geliyor ve yatırımcılar da bunları görüyorlar. Ve bence Türkiye’de çok daha fazla yatırım olacak önümüzdeki dönemde…

Yeni dönem Etohum başvuruları 29 Haziran ‘da başladı. 31 Ekim 2015 ‘e kadar sürecek olan başvuru sürecinde girişimcilerin nelere dikkat etmesi gerekiyor?

En önemli baktığımız şey; Girişimci! Yani ekip ve girişimci. Herhangi bir yerde çalışıyor olma­maları lazım ve bu işe tam zamanlı odaklanıyor olmaları lazım. Ürün veya prototipleri ile erken gelire geliyor olmaları gerekiyor. Yaptıkları işin konusunu çok iyi biliyor olmaları lazım. Yani pazarı, rekabeti, nereye gideceklerini… Bunlar çok önemli konular ve bunlara hakim olmaları gerekli. Bir de pozitif girişimcileri biz daha çok seviyoruz.

Sebepler veya bahaneler bulmadan işi yapa­cak girişimcileri seçiyoruz aslında. Biz bu arada görüşmeye devam ediyoruz çünkü aslında bizim sürecimiz statik değil. Yani başvuru geldikçe görüşüyoruz ve seçim de devam ediyor. First in – first out, ilk gelen ilk çıkıyor. Yani 40’ı dol­durduğumuz zaman aslında gelen başvuruyu değerlendirmiyoruz. Ama 31 Ekim’i bir dead line olarak veriyoruz tabii ki. Şu anda Etohum’daki görüşmelere devam ediyoruz ve hatta seçimleri de yapmaya başladık. Şubat ayına kadar sürecek olan önümüzdeki dönemde bu seçilen girişimler olacaklar.

Bir girişimde belirleyici en önemli etkenler nelerdir, girişim projeleri konusunda girişim­cilere ne gibi tavsiyeler verebilirsiniz?

Alan adının önemi var ama yok 🙂 Başarılı girişimlere baktığımızda asıl ortak nokta, gi­rişimcinin tamamen karakteri. Ekibin kültürü ve ne yaparlarsa yapsınlar ortak faktör olarak bu çıkıyor. İster e-ticaret, isterse bir oyun şirketi olsun, o girişimcinin ve ekibin kültürü başarıyı belirleyen en önemli ve ana faktördür. Başka çok şey sayabilirim ama asıl götüren bu. Çünkü, iyi bir projeyi kötü bir ekip başarısız hale getirebilir ama kötü bir projeyi de iyi bir ekip başarılı hale getirebilir.

O yüzden başarı faktöründeki en önemli kriter ; “İnsan, insan hep insan!” Yatırımcılar da buna önem veriyorlar ve bu herkesin söylediği bir konu. Ama gerçekten, bizim zaten bütün görüşmelerimizde de ilk önce girişimciye yaptığı girişimden çok kendi ile ilgili sorular soruyoruz.

etohum2
etohum

Geçtiğimiz Haziran ayında gerçekleşen Eto­hum San Fransisco 2015 ile ilgili değerlendir­melerinizi alabilir miyiz ?

Etohum San Francisco gerçekten her sene büyüyor. Bu sene de üçüncüsünü yaptık ve oradaki ekosistem oyuncuları gelişiyor. Yani San Francisco ve California ‘da yaşayan Türk sayısı oldukça artıyor ve başarılı Türk girişimcilerin sayısı da artıyor. Yani Türk mafyası aslında orada gelişiyor baktığımız zaman. Bu önemli çünkü hem başarılı girişimler çıktıktan sonra melek yatırımcı olacaklar, yani o paraları tekrar yatırım yapacaklar. Hem de öğrendikleri bilgileri burada­ki girişimlere anlatacaklar. Bunların her ikisi de kazanç. O yüzden San Francisco’daki toplantının 2-3 amacı var;

  1. Buradaki girişimcileri oradaki yatırımcılarla buluşmak için götürüyoruz,
  2. Oradaki kültürü görüyorlar,
  3. Orada girişimcilerin buluşmasını sağlı­yoruz ki daha sonra onlar Türkiye’ye ve bizim mentör ekibimize katılsınlar.

O yüzden Etohum San Francisco’da yılda belki de 2 tane toplantı yapacağız önümüzdeki dönemlerde çünkü hızla büyüdüğünü görüyoruz ekosistemin orada.

Bu yıl seçilecek olan girişimler Temmuz 2016’da San Francisco’da ve Kasım 2016’da Londra’da yatırımcılarla buluşacaklar. Bunun girişimcilere sağlayacağı avantajlar konusun­da neler söyleyebilirsiniz?

Bu sene Londra’da sadece yatırımcılara yönelik bir toplantı düşünüyoruz ve aynısını San Francisco’da da yapmayı düşünüyoruz. Girişim­cilerimizi oraya götürüp sunum yapmalarını hedefliyoruz.

Ülkemizdeki Web Hosting Sektörü’nü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hosting çok önemli 🙂 Kendi projelerimden de biliyorum.Önceden, küçük web alanlarında pro­jenize başlayıp daha sonra iş büyüyünce kendi makinanızı götürüp koyardınız veri merkezine . O makine çöker, kartı yanar, gidersin makinanın yanına elle taşır, donanımını değiştirirsin vs. öyle başladı bu işler. Birçok şirket hostingini kendi ofisinde tutuyordu. Veri merkezinde makinası bulunan şirketler gidip makinasını görmek isti­yorlardı ama şu anda geldiğimiz noktada belirli bir sunucu yok.

Aslında sunucular var ama senin bilginin hangi sunucuda veya neresinde durduğunun çok önemi yok, önemli olan web sitesinin zamanında gelmesi, yedeklerinin düzgün alınması. O yüzden son 5 yılda internet piyasasının da büyümesi bunu getirdi ve gerektirdi. Çünkü örneğin, Yemek Sepeti ‘nin iyi bir hostinge ihtiyacı var, aynı şekil­de Gitti Gidiyor ve Sahibinden’in de bir hostinge ihtiyacı var. Bunların hiç birisi kendi içerisinde bu çözümleri sağlayamaz. Girişimcilik arttıkça Hosting Sektörü de gelişmek zorunda. Global girişimci çıktıkça Türkiye’deki hosting sektörü de yükselmek zorunda. Çünkü diğer taraftan yabancılar bu sektörü gördüler ve rekabet için Türkiye’ye geldiler. Telecity, Amazon, Microsoft, Godaddy gibi.

Hosting Dergi hakkındaki görüşlerinizi bi­zimle paylaşabilir miyisiniz?

Giderek popülerliği artıyor gördüğüm ve gözlemlediğim kadarıyla. Çünkü bu dikey sektör­de başka yayın yok. Zaten internetin getirdiği en büyük avantaj o, yani eskiden bir dergi çıkart­mak ve basmak çok maliyetli bir iş olurdu, kimse almazdı vs.

Ama bugün internette bu dergi yayınlanabili­yor ve bu konuda geniş okuyucu kitlesi oluşuyor. Sadece Türkiye değil dünyadaki kişiler de bu der­giyle ilgileniyor. Bence o yüzden Hosting Dergi oldukça kaliteli ve başarılı 🙂


0 Yorum Mevcut

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir